Endemik, bulunduğu bölgenin ekolojik şartları yüzünden sırf belirli bölgede yaşayan/yetişen, dünyanın diğer yerinde yaşama/yetişme ihtimali olmayan, yöreye özgü hayvan/nebat türüdür.
Türkiye’de, yaklaşık on.000 bitki çeşidi yetişir. Bu nebat türlerinin yaklaşık 3.000′i ise Türkiye’ye endemiktir. Yani yalnızca Türkiye’de yetişir. Bu özelliğiyle türkiye, bütün Avrupa’dakinden daha çok endemik nebat şekline sahiptir. Bunun sebepleri arasında Türkiye’nin Asya ve Avrupa arasındaki konumu, dağlık yapısı, 3 iklimi aniden barındırması ve sulak bir yerde bulunması sayılabilir.
Endemik bitkiler içinde en bilineni Anadolu sığla ağacıdır. Anadolu sığla ağacı (Liquidambar orientalis), Altingiaceae familyasından dünyada sadece Türkiye’de Fethiye ve Muğla civarında yetişen endemik sığla ağacı türüdür.
endemik bitki
Geçmişte Mısır Kraliçesi Kleopatra’nın “aşk iksiri” ve parfüm olarak kullandığı sığla yağı, Hipokrat döneminden bu yana ilaç olarak da kullanılmıştır. Eski Mısırlılar sığla yağını mumyalama işlemleri sırasında da kullanmışlardır.
Türkiye’de doğal olarak bulunan Anadolu sığla ağacı, bilhassa Marmaris çevresi, Fethiye, Köyceğiz ve Dalaman çayı dolaylarında endemik şekilde bulunur. ısparta ve Burdur arasında da dar bir yayılışı bulunmakta. Türkiye’de iki alt şekli bulunmaktadır. Bu alanlarda eskiden ormanlar yapan ağaçlar, bu günlerde küçük korular biçiminde bulunur.
Sığla ağacı, 20 metreye kadar uzayabilir ve görünüş itibariyle çınara aynı. Karaçamlarla karışık ormanlar oluşturur. Uzun ömürlü bir ağaçtır. Kabuğu gençken çatlaksız, yaşlıyken çatlaklıdır. Kabukların gençken rengi grimsi, yaşlanınca grimsi kahverengi ya da kahverengiye döner.
Beş loplu ve ışınsal damarlı olan yapraklarda her bir lop çoğunlukta ikincil şekilde loplara ayrılır. Ucu küt ya da sivri olan lopların sayısı ender şekilde üç veya 7′dir. Yaprakların kenarı ince ve muntazam dişlidir. Yaprakların üst yüzleri yüzde yüz çıplak ve parlak yeşildir. Yaprağın sapı ince ve yoğun şekilde uzundur.
çiçekler küre şeklinde, üzerleri küçük kırmızımsı çiçeklerle bezenmiştir. çiçek olgunlaşınca dikenli kozalağa dönüşür ve grimsi-yeşil renk alır. Dişi çiçekler ilk oluştukları süre renkleri yeşil olup daha sonraki zamanlarda kırmızımsı renk alır. üzerleri hafif tüylü olup, meyve arasında dökülmeden kalırlar ve sertleşip odunsu bir yapı kazanırlar.
Sığla ağacının meyvesi uzun bir sapın ucunda, aşağıya doğru sarkık şekilde durur. Olgunlaştıkları süre sertleşir, kapsüller açılır ve tohumlar dökülür. çok küçük kanatlı olan tohumun rengi koyu kahverengidir, basık, dip tarafı yuvarlak, uç bölümü sivridir. Tohum kabuğu parlak, ince ve serttir.
Sığla yağı nerelerde kullanılır?
Sığla yağı iyi bir antiseptiktir. Eczacılıkta, parfümeride ve bununla birlikte buhur olarak kilise vb. yerlerde kullanılır. Kuru yongaları türlü ayinlerde tütsü şekilde kullanıldığından ağaca “günlük ağacı” diyoruz. Parazitlere karşı etkilidir. Ciltte yumuşatıcı, rahatlatıcı, iltihap durdurucu ve yaraları iyileştirici etkisi bulunmaktadır. halk nedeni ile özellikle mide rahatsızlıklarında ve yaraların iyileştirilmesinde kullanılıyor. aynı sürede temizleyici ve ter kokularını önleyici şekilde da kullanılır.
Ağacın kabuğunun yaralanmasıyla, özünden elde edilen bir çeşit balsam olan sığla yağı bilhassa parfüm sanayiinde uygulanan önemli bir hammaddedir. Ağacın önemi, elde edilen bu yağdan kaynaklanmaktadır. Eskiden Türkiye’de 20 ton dolaylarında sığla yağı elde edilirken, bugünlerde ormanların azalmasıyla yılda fakat üç-4 ton sığla yağı elde edilebilmektedir.
Sığla yağı elde etmek için bahar aylarında ağacın gövdesine çizikler çizilir. Temmuz ayından itibaren beden üstünde biriken salgı ve kabuklar hususi bıçaklar ile kazınarak toplanır. Bu salgı ve kabuklar sıcak su ile kaynatıldıktan sonra özel preslerde sıkılarak sığla yağı elde edilir. Sığla yağının bileşiminde kokusunu veren sinnamik asit, uçucu yağlar ve reçine bulunmaktadır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder