Ünlü ressam Pablo Picasso’nun üzerinde çizimi bulunan 1918′de Fransız şair Guillaume Apollinaire’e yolladığı kartpostal, Almanya’daki Bietigheim – Bissingen Müzayede Evi’nde tam 166 bin Euro’ya (508 bin TL) alıcı buldu. Şimdiye kadar satılan en pahalı kartpostalın yeni sahibi ise açıklanmadı. İşin ilginç tarafı, Picasso rekor fiyat ile alıcı bulan karta İspanyolca Don Guillermo diye yazdığı için kartpostalın Apollinaire’in eline hiç geçmemiş olması.
Picasso Kimdir?
1891′de La Coruna’da Güzel Sanatlar Okulu’nda üstün başarı gösterdi. Daha sonraları gittiği Madrit’te akademik çevrelerden yararlanan Picasso, kısa zamanda kendine özgü bir stil kazandı. Barselona kabarelerinin insancıl ve öncü yaşamı gelişimine büyük katkıda bulundu.
1900 yılının Eylül ayında ilk kez sanat başkenti Paris’e gitti. Kısa bir süre, ressam arkadaşı Nöftnel’in atölyesinde kaldıktan sonra Madrit’e geri döndü. Soler’le birlikte “Arte Joven” dergisini yayınladı. Paris’e tekrar gidişinde, oradaki sanat çevresinin içine girmeyi başardı. Özellikle Coquiot ve Mark Jacop’la arkadaşlık kurdu ve bir iki sene içinde atölyesi, gelişen ve büyüyen sanatkarların buluşma merkezine dönüştü.
Bu huzurlu ortam içinde sanatı “mavi dönem”den “pembe dönem”e geçti. 1905 yılında Fernande Oliver’e bağlandı. Barselona, Gosol ve Lerida’ya yaptığı yolculukla, eski İspanyol heykel sanatını keşfederek, büyük ilgi duydu. Aynı tarihlerde Matisse’le tanıştı. Onun öncülüğünde, ilkel Afrika sanatının çekiciliğine kapıldı. 1906′da Braque ve Derain’le tanışan sanatçı, birlikte bir kübizm öncesi çalışmasına giriştiler. 1909 yazını, Horta de San Juan’da geçirerek kübist peyzajlar çizdi, bunları Vollard’da sergiledi. Eserleri kısa sürede kübizmin odak noktasını oluşturdu. Fernand Oliver’den ayrıldıktan sonra, birçok tablolarına da modellik eden Marcelle Humbert (Eva) ile arkadaşlık etti. 1912-14 yıllarında, kübist tabloları Fransa ve dışında büyük ün kazandı. Münich, Berlin ve Köln’deki uluslararası sergilerde önemli yer tuttu.
1923 yılında uzun süredir terkettiği heykel çalışmalarına yeniden başladı. 1946 – 1948 yılları arasında, gittiği Antibe’lerde, yaptığı kil ve seramik çalışmalarında, gerçek bir başarı kazandı.
Picasso’nun en üstün yönü, sade fakat sonsuz özlemleri, hep duygu ve stilin doruğunda gerçekleştirebilmesidir. Yaşama tutkusu, duygusal gerilimi. Picasso’yla beraber, resim sanatına ilk defa, gerçeği kapsamaya yarayacak mantıksal öğeler de girmiştir. Bu yüzden gerçekle, çizilen arasında görünüş benzerliğinin, onun için hiç önemi yoktur. İçindeki duygusal atılımlar, izlenimlerini yorumlamaya yeterli olmaktadır. Picasso aramaz, bulur. Picasso görmez, düşünür.
Kullandığı renkler parlak, yüzeyler geniştir. Şekiller ağır kontürlerle sınırlanmış, fırça darbeleriyle noktalama stiline yönelen, gerilimli bir teknik uygulanmıştır. Giderek renkler tek ve yetkili bir maviye dönüşmüş, hüzünlü ve karanlık tonlarda, içli bir durgunluk yansımıştır. İnsancıl konularda, fakir, yaşlı çalgıcılar, körler, kimsesiz zavallı çiftler, ütücüler ortaya çıkmaktadır.
Picasso tanınan en üretken sanatçıdır. Guiness Rekorlar Kitabı’na göre, toplam resim, 100,000 baskı, 34,000 kitap resmi ve 300 heykel ve birçok seramik ve çizim üretmiştir.
Ayrıca 1911 yılında Leonardo Da Vinci’ye ait Mona Lisa eserini, bu eserin doğduğu şehir, Floransa’ya kaçırmakla suçlandı.
1937 yılında anne çocuk çizimlerinden ilham alarak Ağlayan kadın resmini yaptı. Bu resmin özelliği nereden nasıl bakarsak bakalım orta yerinden genellikle bir acı olarak kullanılan mendilin çok köşeli biçimde gözükmesidir. Kişiliğinden ödün vermeyen güçlü sanatçı, hayatı boyunca çok önemli sanat eserleriyle birçok ödüller aldı.
Hiç kuşkusuz 20. yüzyılın en önemli sanatçılarından olan Picasso, yaşlılığa bağlı sebeplerden dolayı 8 Nisan 1973 tarihinde 92 yaşında hayata gözlerini yummuştur.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder