İşitme engelliler için “Türk İşaret Dili Sözlüğü” hazırlandı.
Milli Eğitim Bakanlığı, işitme engellilerin bir arada etkileşim içinde bulunduğu her durumda kendiliğinden, doğal olarak gelişen ve kültürel aktarım yoluyla nesilden nesle geçen işaret dilinde ortaklık sağlanması ve dile kaynaklık etmesi için bir çalışma başlattı.
Sözlükte, işitme engelli bireylerin, günlük konuşmalarında en sık kullandıkları 2 bin 607 sözcüğe yer verildi.
Sözlükte, 2 bin 607 sözcükten her birinin işaretini temsil eden bir ya da birkaç görsel, elin ayrıntıları ve işaretin sözel anlatımıyla bulunuyor. Sözlükte ayrıca görseller ve çizimler yoluyla her bir işaretin şekli, konumu ve simetrisine ayrı ayrı yer veriliyor.
İşitme engelli bireylerin hem Türkçe’yi hem de bilmedikleri sözcüklerin işaretlerini öğrenmelerine, dilsel, bilişsel ve sosyal-duygusal yetersizliklerinin giderilmesine ve bu alanlarda gelişmelerine, yaşadıkları kültürü, sosyal ve doğal çevreyi tanımalarına katkı sağlamayı amaçlayan sözlük, 10 bin adet basıldı.
Sözlük sayesinde işiten bireyler de Türk işaret dilini standartlarına uygun öğrenebilecek. Böylece işaret dili öğrenen işitenlerin, engelli bireylerle kolaylıkla iletişim kurabilmeleri de mümkün olabilecek.
Sözlüğün, işitme engelli bireyler arasındaki iletişimin gelişmesine, onların bilgi kaynaklarına kolaylıkla ulaşmalarına, kültür aktarımının kolaylaşmasına ve hızlanmasına da katkı sağlayacağı öngörülüyor.
Türk İşaret Dili Sözlüğü’nün, ülkede işitme engelli bireylerin farklı bölgelerde işaret dilinde var olan farklı kullanımların ortadan kaldırılarak, bu alanda ülke genelinde belirli bir standart oluşturulmasına da katkı sağlaması bekleniyor.
Böylece, kimi kavram ve terimlerin sözcüklerine ait işaretlerin, bölgeden bölgeye ya da yöreden yöreye değişiklik göstermesinin de önüne geçilmiş olacak.
İşaret dili nedir?
İşaret dili, işitme engellilerin kendi aralarında iletişim kurarken, el hareketlerini ve yüz mimiklerini kullanarak oluşturdukları görsel bir dildir.
Tarih boyunca işaret dili işitme engelliler ve manastır toplumlarınca kullanılmıştır.
Girolomo de Cardano 1576’da sağırların bazı soyut fikirleri anlatabildiğini yazmış, Giovanni Bonifaccio ise 1616’da işaretleşmenin evrensel bir dil olduğu fikrine varmıştı.
Fakat, dilin esas olarak jestlerden türediği teorisini ilk kez 18. yüzyılın ortalarında öne süren, filozof Condillac’tır.
Dünyada her işaret dilinin başlangıcı işitme engellileri bir araya getiren bir kurumun, yani okulun kurulmasıyla eş zamanlı olarak düşünülmektedir.
Çünkü bir kurum aracılığıyla bir araya gelemeyen işitme engelliler evlerinde kendi işaret dillerini geliştirip ortak bir dil oluşturamazlar.
Fransa’da 1770′li yıllarda sağırların kullandığı el hareketleri, grameri olan bir dil olarak kabul edilmiş ve okullarda öğretilmeye başlanmıştır.
Daha sonra bu yöntem bir Fransız işaret dili bilimcisi tarafından Amerika’ya taşınmış ve orada 1817′de Thomas Gallaudet tarafından sadece sağırlara eğitim veren, ilk işaret dili öğreten okul kurulmuştur.
Türk tarihinde işaret dilinin varlığı ve eğitimde kullanımıyla ilgili arşivler Osmanlıca olduğu için bu konuda yeterli bilgi bulunmamaktadır.
Şu ana kadar edinilen bilgilere göre Osmanlı işaret dilinin batıda kullanılan işaret dilleriyle bir ilişkisi olmadan geliştiği ve özgün bir işaret dili olduğudur.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder